Buz gibi bir günde hizli hizli yürürken, birden ayagimin ucunda bir cüzdan gördüm..
Hemen aldim. Sahibini gösteren bir kimlik vardir diye acele acele açtim..
Üç dolar çikti.. Bir de burusmus, sararmis, eskimis mektup..
Belligi yillardir, o cüzdanin içinde duruyordu. Zarf öylesine harap olmustu ki.Sadece tepedeki "Iade" adresi okunabiliyordu. Mektuba bir göz attim. Bir ipucu bulma ümidi ile.. Birden tarihi gördüm.. 1924.. Mektup nerdeyse 60 yil önce yazilmis. El yazisi belli, bir kadina ait.. Sol köseye bir çiçek resmi çizilmis.
"Sevgili Michael" diye bagliyor mektup.. ve "Annesi yasakladigi için onu bir daha göremeyecegini" anlatarak devam ediyor..
"Ama sakin unutma, seni daima sevecegim" diye bitiyor..
Imza.. Hannah!..
Içimden bir ses "Bul" dedi bana.. "Mektubun sahibini bul.."
Milyonla Michael var. Hangi birini bulacaksin ki.. Ama tepedeki "Iade" adresi ipucu olabilir. Telefon Istihbarati aradim. Anlattim..
"Bu adrese bagli bir telefon varsa, bana verebilir misiniz" diye.. Sustu..
Gidip müdürüne sordu..
"Var ama, size vermem yasak.. Ama sizin adiniza bu numarayi arar, sorarim. Isterlerse size baglarim.. Lütfen bekleyin.."
Bekledim.. Iki üç dakika sonra kizin sesi geldi..
"Bagliyorum efendim.."
Karsidaki hanima "Hannah diye birini taniyor musunuz ? " diye sordum.
"Bu evi, 30 yil evvel, Hannah diye kizlari olan bir aileden aldik" dedi.
"Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?.."
"Hannah annesini bir huzurevine yatiracakti. Oradan takip ederseniz,belki adres bulursunuz.."
Ve huzurevinin adini verdiler.. Hemen aradim.. Yasli anne yillar önce ölmüs.. Ama kizina ait eski bir telefon numarasi var. Belki oradan bilirlermis..
"Bunlarin hepsi aptalca aslinda" dedim kendi kendime.. Içinde sadece 3 dolar ve 60 yil önce yazilmis bir mektup bulunan cüzdanin sahibini aramak için bunca zahmete ne gerek var ki.. Aradim numarayi..
Bir kadin "Simdi Hannah'nin kendisi bir huzurevinde" dedi ve numarayi verdi. Hemen orayi çevirdim..
Bingo..
Ses "Evet, Hannah burda yasiyor" dedi..
Gecenin saat onu, ama hemen yola çiktim, Hannah'yi görmek için..
Devasa bir binanin üçüncü katinda sirin bir oda.. Gümüs saçli, sicak tebessümlü bir yasli kadin.. Gözlerinin içi isil isil ama..
Anlattim olanlari.. Cüzdani ve mektubu gösterip.. Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve
"Genç adam" dedi, "Bu mektup, Michael ile son kontagimdi.. Onu öyle seviyorum ki.. Sean Connery gibi yakisikliydi.. Hani su meshur aktör.. Ama ben 16 yasindaydim.. Çok küçügüm diye annem kesinlikle izin vermedi.."
Derin bir nefes daha..
"Michael Goldstein harika bir insandi. Eger bulabilirseniz ona söyleyin lütfen.. Onu hep düsündüm.. Hep.."
Bir ufak sessizlik.. Bir derin nefes daha..
"Ve onu hep sevdim.."
Iki damla yas damladi elindeki mektuba, islanan gözlerden..
"..Ve hiç evlenmedim.. Michael gibi birisini bulamadim ki.."
Hannah'ya tesekkür edip odadan çiktim. Binadan çikarken danismada beni karsilayan kiz
"Hannah Hanim yardimci olabildi mi size?" dedi..
"Hiç degilse bunun sahibinin soyadini ögrendim" dedim..
Cüzdani elimde sallayarak.. O sirada yanimda dikilip duran hademe bagirdi..
"Hey baksana.. Bu Bay Michael'in cüzdani.. Üzerindeki bu kirmizi seritten onu nerde görsem tanirim.. Cüzdanini hep kaybederdi zaten.. Üç kere ben buldum, koridorlarda.."
Michael sekizinci katta yasiyordu.. Ok gibi firladim tekrar asansöre.. Michael yatmamisti.. Okuma odasinda kitap okuyordu.. Hemsire beni ve elimdeki cüzdani gösterdi.. Michael elini arka cebine atti, hizla.. Sonra sevinçle
"Evet bu benim cüzdanim" dedi..
"Ögleden sonraki yürüyüs sirasinda kaybetmis olmaliyim.. Size tesekkür borçluyum.."
"Hiçbirsey borçlu degilsiniz" dedim..
"Ama özür dilerim.. Ipucu bulmak için açtim ve içindeki mektubu okudum.."
"Mektubu mu okudun?.."
"Sadece okumakla kalmadim.. Hannah'yi da buldum.."
"Buldun mu?.. Nerde?.. Iyi mi?.. Hala eskisi gibi güzel mi.. Söyle, lütfen söyle.."
"Çok iyi.. Hem de harika" dedim, yavasça..
"Bana onun telefon numarasini ver. Yarin onu hemen arayacagim.."
Elime simsiki sarildi..
"O benim tek askimdi.. Onu öyle sevdim ki, asla evlenmedim.. Çünkü bu mektup geldiginde hayatim, anlamsal olarak bitmisti."
"Bay Goldstein" dedim.. "Gelin benimle.."
Asansörle üçüncü kata indik.. Odanin kapisi açikti. Hannah sirti kapiya dönük televizyon izliyordu..
Hemsire ona yaklasti, omzuna dokundu..
"Hannah" dedi.. "Bu bayi taniyor musun?.."
Gözlüklerini ayarladi bir an bakti, tek kelime etmeden..
"Michael" dedi, Michael, kapida, kisik sesle..
"Hannah.. Ben Michael.. Beni tanidin mi?.."
"Michael" diye yutkundu Hannah.. "Inanmiyorum.. Bu sensin.. Benim Michael'im.."
Michael Hannah'ya dogru yürüdü yavasça.. Sarildilar. Hemsire hiçkiriklar içinde koridora atti kendini..
"Iste tanrinin sevgisi de bu" dedim..
"Olacaksa.. Olur.."
Üç hafta sonra beni huzurevinden aradilar. Pazar günü bir nikah vardi..
Gelebilir miydim?..
Harika bir nikah töreni idi. Hannah ve Michael beni nikah sahidi yaptilar üstelik.
Hannah açik bej elbisesi içinde çok güzeldi.. Michael de lacivert takimi içinde hala çok yakisikli..
Huzurevi onlara, bir minik daire tahsis etti..
Eger 76 yasinda bir gelinle 79 yasindaki bir damadi, 16 yasinda bir kiz, 19 yasinda bir delikanli havasinda görmek isterseniz, orayi ziyaret etmeniz gerek..
Nerdeyse 60 yil süren bir ask hikayesi için, ne güzel bir son degil mi?...
Alıntıdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder